5 Ağustos 2009 Çarşamba

Çocuğunuza yemekle ilgili söylememeniz gereken 7 şey

Çocuğunuza yemekle ilgili söylememeniz gereken 7 şey
Çocuğunuzun yemeklerle arasında daha iyi bir ilişki geliştirmesine yardımcı olmak istiyorsanız, çocuğunuza söylememeniz gereken 7 cümle var…
80797
1- “Yemeğinle oynama!”

Çok erken yaşlardan itibaren, yemeklerle olan yaratıcılığımız bastırılmıştır. Bize elimizi yüzümüzü batırmamamız, giysilerimize yemek bulaştırmamamız, yemekle oyun oynamamamız söylenmiştir. Bu mesajlar ileriki yaşlarda, yani yetişkin hayatımızda bize nasıl geri döner; artık eğlenmeyi bırakırız! Yemek yemeği eğlenceden çok ciddi bir iş olarak görebiliriz. Yemeğe olan ortak bakış açısıyla, yemek sadece hemen bitirilmesi gereken ve bizi işimizden alıkoyan bir şey olarak görülürmeye başlanır. Bu mesajı küçük yaşlarda tam tersine çevirmek mümkün. Çocuğunuzu yemek yemekten haz alır hale getirmeniz gerekiyor. Yemeklerle oyun oynayın! Bunu çocukça bir şekilde, ortalığı kirleterek değil de, tabaktaki yiyecekleri renklerine ve şekillerine göre dizerek, onları belli bir kompozisyona getirip fotoğraflarını çekerek, değişik yiyecek gruplarıyla hayvan şekilleri yaparak, suratlar çizerek vs. gibi oyunlarla yapabilirsiniz.


2- “Yemeğini bitirinceye kadar tatlı yok!”

Hemen hemen herkeste “eğer bir işi başarmazsak, ödüllendirilemeyiz” mantığı vardır. Toplumlar sonuç odaklıdır ve herkesin bizden beklentileri vardır. Kısaca; elde edemezsen, başarılı olamazsın deniyor bize. Bu ruhsal olarak bize ileride mükemmeliyetçilik, rekabetçilik ve aşırı hırs, ve en sonunda ise ülser, depresyon ve hayal kırıklığı olarak geri döner.
Bu düşünce biçimi yemek yemeğe de yansıyınca, yemek yemek artık içgüdüsel olmaktan çıkıp yapılacaklar listesinde “başarılması gereken” maddelerden biri olur. Bu durumdan ancak kalori saymayı ve “acaba yeterli protein aldı mı?” düşüncesini bir kenara bırakarak kurtulabiliriz. Kendinizi ve çocuğunuzu kısıtlamadan, özgür bırakarak yemek yemesine izin vermelisiniz. Çocuğunuzun psikolojik ihtiyaçlarını göz ardı etmeden, ortak bir noktada buluşmalısınız.


3- “Tabağındakileri bitir!”

Sizce kaç kişi bir restoranda ya da evinde, sırf parasını ödedi diye tabağındakileri bitirme zorunluluğu hissediyordur? Çocuklar ebeveynlerinden sık sık bu lafı işitirler. Böylece kendimizi gerçek ihtiyaçlarımıza rağmen aşırı yemeğe programlarız. Tabağımızdakilerin hepsini bitirmenin tek amacımız olduğu hissine kapılırız yemek yerken ve gerçek sınırlarımız silinmeye başlar. Bu yapay sınırlardan ancak “tamamlama” hissimize engel olabilirsek kurtulabiliriz. Çocuğunuzun yemek yerkenki amacı tabağındaki yemekleri bitirmek değil, yediklerinin tadını çıkarabilmek, yeni tadlar öğrenmek ve yemeklerle arasını bozmadan onlarla sağlıklı bir ilişki kurabilmek olmalıdır.

4– “Sofrada gülmek yok!”

Çoğu ebeveynler, çocuğunun yemek yerken masada uslu durmasını, yüksek sesle gülmemesini ve sessizce yemeğini yemesini ister. Yemek masasında sürekli “Sus!”, “Sessiz ol!”, “Gülme, yemeğini ye!” cümlelerine maruz kalan çocuğun bir süre sonra içindeki gülme isteğini bastırmasına ve yetişkin hayatında insanlara karşı daha sert ve ciddi bir tavır takınmasına neden olabilir. İçimizdeki eğlenme ve oyun oynama isteğini kaybetmiş olmak demek, iyi vakit geçiremiyor olmakla eş değerdir. Yemek sürelerini uzun tutmaya çalışın ve bunu mümkün olduğunca eğlenceli ve kahkaha kısıtlamalarının olmadığı bir hale dönüştürün. Unutmayın; aynı masada yemek yemek, zevkle ve paylaşımlarla yapılan bir ritüeldir ve aile arasındaki bağları güçlendirmede önemli bir yeri vardır.


5- “Kötü mü hissediyorsun? Hadi sana dondurma alayım!”

Evcil hayvanınız ölür, aileniz size hemen yenisini alır. En iyi arkadaşınız size ihanet eder, yeni bir arkadaş bulursunuz. Erkek arkadaşınız sizden ayrılır, bir hafta sonra yeni birini aramaya başlarsınız… Acı verici bir olayla karşılaştığımızda, genelde bu acıyla yüzleşmek ve onları içimizde yaşamak yerine, hemen o boşlukları doldurmak ve o kötü deneyimi unutmaya çalışırız. Yemek de tıpkı bir yara bandı işlevi görür ve yüzleşmek istemediğimiz sorunların üzerini örtmek için kullanırız. Aşırı yemek yiyenlerdeki sorunun %75’inin duygusal kaynaklı olduğuna şaşmamak gerekir. Çocuğunuzun duygularıyla yüzleşmesini sağlayın, onunla konuşun ve yiyeceği asla teselli olarak önüne sunmayın. Bu yetişkin hayatında onun duygusal olarak yemeğe bağlı olmasına neden olabilir.


6- “Eğer uslu durursan, sana çikolata alacağım!”

Küçükken size, eğer kötü hissediyorsanız, tatlı bir şeyler yemenin sizi daha iyi hissettireceğini öğretmişlerdir. İyi hissettiğinizde de tatlı yeme isteğinizi bastıramıyorsunuz. Bu tam bir kısır döngüdür! Genelde bol şekerli, kremalı ve kalorisi yüksek yiyeceklere yönelirsiniz. Çikolata ve dondurma, hem çocukların hem de yetişkinlerin iyi ya da kötü hissettiklerinde yöneldikleri yiyeceklerden en yaygınıdır. Ama unutmamak gerekir ki, iyilik dışarıdan değil içeriden gelir! Yiyeceklerle ödüllendirme fikri uzun vadede çok yanlış sonuçlara yol açar. Her “uslu çocuk” oluşunda bu yiyeceklerle ödüllendirilmeyi bekleyen çocuk, bir süre sonra bu isteği yerine getirilmediği için daha huysuz olur ve daha fazla tatlı yeme isteği duyar. Bu çok sağlıksız bir kısır döngüdür. Çocuğunuzu ödüllendirmek için yiyecekleri kullanmayın.

7– “Afrika’daki çocuklar bunu da bulamıyor!”

Ah şu suçluluk duygusu… Çok fazla “doğru” yiyecekleri yediğiniz için ya da “yanlış” yiyecekleri yediğiniz için her zaman sizi suçlu hissettirmeye çalışmışlardır, öyle değil mi? Ne zaman bunu yapmaktan vazgeçeceğiz? Çocuklar, o yiyecekleri yiyebildikleri için ne kadar şanslı oldukları duydukları zaman, suçluluk duygusuyla erken yaşlarda tanışırlar ve o andan itibaren yemek yemenin bütün eğlencesi kaçar! Eğlence hissinin yerini güvenlik ve hayatta kalma duygusu alır. Bunun yerine dünyanın size sunduğu kaynaklar için şükretmeyi öğrenmesine yardımcı olun. Suçluluk duygusunu masadan kaldırın!

10 Emir

10 Emir
Doğrusunu isterseniz bu benim arşivimde bulunan önemli yazılardan biri. Çocuk yetiştirmenin 10 emri. Orijinali bana ait değildi ama ilerleyen yıllar içinde tecrübelerim arttıkça, içeriğini epey detaylandırdım. İşte size son hali…
7581
1. Kabulleneceksin!
İki şeyi kabulleneceksin: Birincisi, iktidar sorunu... Kendi gücünü çocuğun burnuna sokmayacaksın ve var olan güç dengesinin kalıcı olmayacağını bilerek içini ferah tutacaksın. İkincisi, esas gücün onda olduğunu. Sen bunu kabul et ama o bilmesin. Aslında başka şeyler daha var kabulleneceğiniz. Artık hayatınızın eskisi gibi olmayacağı… Daha iyi ya da daha kötü meselesi değil; ama farklı… Yeni şartlara, yeni düzene ayak uyduracaksınız.

2. İzin vereceksin!
Çocuğun kendisi olmasına izin vereceksin; sana uymayan her özelliğini budamaya kalkmayacaksın. Pek çok şeyi ellemesine, bakmasına, denemesine izin vereceksin. Sen biraz peşinde koşacak, onu kontrol altında tutacak, koltuktan düşecek gibiyse yakalamayı garanti altına alacaksın. Soru sormasına izin vereceksin. Ayrıca belli günler kendine izin vereceksin. Nasıl ayarlarsınız bilemem ama çocuğu güvendiğiniz birine bırakıp, gündüz ya da gece, hoşunuza giden bir program yapacaksınız. Bu yalnız da olabilir, eşinizle de, arkadaşlarınızla da. Size hangisi iyi gelirse…

3. Belden aşağı vurmayacaksın!
Hiçbir kavgada, asla belden aşağı vurmayacaksın. Mümkünse belden yukarı da vurmayacaksın. Küçük bir şaplak başka tabii. Onun kişiliğini etkileyebilecek şeyler söylemeyeceksin. Tehdit etmeyeceksin, şantaj yapmayacaksın. Ve unutmayacaksın ki, o bir çocuk. Aşağılamayacak, endişesini, korkusunu küçümsemeyeceksin. Sana yaptığı, yaşı için anlamsız ya da saçma gelse bile…

4. İki kişilik evren kuracaksın!
Bunu biraz değiştirmek gerekebilir. En azından üç kişilik bir evren daha doğru olabilir. Babayı ihmal etmemeli tabii. (Varsa kardeşleri de...) Yine de en doğrusu çocuk için; evrenini genişleteceksin demek. Ne kadar çok şeye açık olursa o kadar aydın bir kafası olur. Aman yanlış olabilir diye çocuktan pek çok şeyi uzak tutmak, onun daha kısıtlı bir çevre ve bilgi içinde büyümesine neden olur.

5. Onun tarafını tutacaksın!
Bu da çocukla biraz zor görünüyor. Onun yerine doğru tarafta olması için gerekli eğitimi ve disiplini vereceksin demek daha iyi olur sanırım. Sen doğru taraf ne diye öğretemezsin, çünkü onun doğruları farklı gelişebilir. Ama kendi doğrularını bulması için nasıl davranacağın senin elinde... Ama bir nokta daha var ki, onların yanında arkadaşlarının tarafını tutmanız, kendisinden ev sahipliği ya da ağabeylik-ablalık beklemeniz kendilerini kötü hissetmelerine sebep olabiliyor. Hatta arkadaşı için “Onu benden da çok seviyorsun” düşüncesine bile yol açabiliyor.

6. Yıkılmayacaksın!
İki anlamda yıkılmayacaksın. Birincisi, beklediğin ya da hayal ettiğin beceriyi, ilgiyi, yakınlığı, şefkati, öpücükleri çocuktan görmezsen yıkılmayacaksın. İkincisi, onun üzerine yıkılmayacaksın. Hayatta aldığın darbeler karşısında kendini, umutlarını onun üzerine kurmayacaksın. Önce kendin olacaksın. O çocuk da kendisi olacak. Sonra “siz” olacaksınız.

7. 'Nitelikli' emek harcayacaksın!
İşte bu çok önemli... Kaliteli zaman demiyorum, ona inanmıyorum. Bu başka: Tamamlamak için 'Sevgi emektir' cümlesini de eklemek gerekir. O emeğin içine zeka katacaksın. İhtiyaçlarını hassas bir görü ile saptamaya gayret edeceksin. Bu az ama kaliteli paylaşım anlamına gelmiyor. 24 saat bile onunla olsan, her dakika düzgün olmalı. Sıkılmayacak, üşenmeyeceksin. Tek başına oyun oynamasını bile sen öğreteceksin. Yoksa ona bir saat zaman ayırıp, o sürede en pahalı oyuncakla oynamak değil iş. Beraber çamaşır ya da bulaşık da yıkayacaksınız.

8. Öğreneceksin!
Aileler çocukları ile büyür. Dolayısı ile onunla beraber sen de pek çok şeyi öğreneceksin. Evde yoğurt mayalamasından, doğru kelimeler kullanarak konuşmaya kadar pek çok şeyi yeniden öğreneceksin. Birlikte yeni şeyler görmeye, yeni maceralar yaşamaya bakacaksın. Hele hele yaşının büyümesiyle birlikte hatırlayacaksın! Okulda, derslerde öğrendiklerini de…

9. Sabredeceksin
Ne olursa olsun çocuk yetiştirmek sabır işidir. Önce dayanmak için sabır gerekir. İki saatte bir emzirmek, uykusuz geçen gecelere, bitmeyen ağlamalara, saatler süren oyunlara dayanmak için. Sonraları sorunlar büyüyecek, yine sabredeceksiniz, dersleriyle uğraşmaya, arkadaşlarıyla kavgalarına. En çok da onu yetiştirmek, adam etmek için harcadığınız emeğin karşılığını görmek için sabredeceksiniz.

10. Dikkat edeceksin!
Hepiniz farklı birer insansınız; bu, sınırsız olanak ve ihtimal demek. Onun için de öyle. Ama onunla ilgili her şeye dikkat edeceksiniz. Düzgün basıp basmadığına, yemeğin ısısına, iyi çiğnediğine, tehlikeli bir şey yapmadığına, temizliğine, terbiyesine, kelimelerine, her şeyine. Siz dikkat edin ki o da sizden dikkatli olmayı ve doğru bakmayı öğrensin.